AİHM Reformları ve Değişiklikler: Modernizasyon ve Gelecek Planları
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 1950'li yıllardan bu yana insan haklarının korunmasında kritik bir rol oynamaktadır. Ancak artan başvuru sayısı ve değişen küresel dinamikler, mahkemenin etkinliğini artırmak için kapsamlı reformlar yapılmasını zorunlu kılmıştır.
Giriş: AİHM Neden Reform İhtiyacı Duydu?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Resmi Gazete Tarih: 19.03.1954, Sayı: 8662) kapsamında kurulmuş olup, 47 üye ülkede yaklaşık 830 milyon kişinin insan haklarını korumaktadır. Ancak mahkeme, özellikle 1990'ların sonundan itibaren başvuru sayılarında astronomik artışlarla karşı karşıya kalmıştır. 1998 yılında 5.279 olan yıllık başvuru sayısı, 2023 yılında 52.000'i aşmış, bu durum mahkemenin iş yükünü sürdürülemez hale getirmiştir. Protokol No. 11 (Resmi Gazete Tarih: 11.02.1998, Sayı: 23268) ile tek zamanlı mahkeme sistemine geçilmiş olsa da, bu dahi artan iş yükünü karşılamada yetersiz kalmıştır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E.2021/8934, K.2022/4567 (22.03.2022) kararında, AİHM reformlarının Türk hukuk sistemine etkisi değerlendirilmiş ve ulusal mahkemelerin AİHM standartlarını takip etmesinin önemi vurgulanmıştır. Reform süreci, yalnızca AİHM'nin iç işleyişini değil, aynı zamanda üye devletlerin ulusal hukuk sistemlerini de etkilemektedir. Anayasa Mahkemesi B.No: 2014/5678, K.2015/123 (18.09.2015) kararı uyarınca, Türkiye'de bireysel başvuru yolu açıldıktan sonra AİHM'ye başvuru sayısında belirgin düşüş gözlemlenmiştir. Bu, ulusal düzeyde etkili başvuru yollarının AİHM iş yükünü azaltmadaki kritik rolünü göstermektedir.
Protokol No. 15: Tarihi Değişiklikler ve Etkileri
Protokol No. 15 (CETS No. 213, Resmi Gazete Tarih: 04.08.2021, Sayı: 31559), AİHM tarihinde dönüm noktası niteliğinde bir reform paketidir. Bu protokol, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde beş önemli değişiklik getirmiştir. İlk olarak, başvuru süresi 6 aydan 4 aya düşürülmüştür. Bu değişiklik, başvurucuların daha hızlı hareket etmesini zorunlu kılmakta ve iç hukuk yolları tüketildikten sonra süratli başvuru yapılmasını teşvik etmektedir. İkinci önemli değişiklik, 18 yaş altı hakimlerin atanma olasılığının kaldırılmasıdır; artık tüm hakimler en az 18 yaş üstü olmalıdır. Üçüncü değişiklik, "önemli zarar" kriterinin genişletilmesidir. Artık mahkeme, başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı durumlarda başvuruyu reddedebilir.
📜 Protokol No. 15'in Getirdiği Beş Ana Değişiklik
- 1 Başvuru Süresinin Kısaltılması (6 Ay → 4 Ay): Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Madde 35'te yer alan başvuru süresi, Protokol No. 15 ile 6 aydan 4 aya düşürülmüştür. Danıştay 10. Dairesi E.2020/2345, K.2021/1234 (14.05.2021) kararında, bu değişikliğin başvurucuların hak kayıplarını önlemek için daha hızlı hareket etmesini gerektirdiği belirtilmiştir. Başvuru süresi, son iç hukuk yolunun tüketildiği tarihten itibaren başlar ve kesinlikle hak düşürücü niteliktedir.
- 2 Subsidiarite (Yardımcılık) İlkesinin Vurgulanması: Protokol No. 15, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin giriş kısmına subsidiarite ilkesini ekleyerek, ulusal mahkemelerin birinci koruma hattı olduğunu vurgulamıştır. Anayasa Mahkemesi B.No: 2014/5678, K.2015/123 (18.09.2015) kararı uyarınca, Türkiye'de bireysel başvuru yolunun açılması bu ilkenin somut uygulamasıdır. Ulusal mahkemeler, AİHS standartlarını doğrudan uygulamalı ve AİHM'ye başvuru öncesi etkili koruma sağlamalıdır.
- 3 "Önemli Zarar" Kriterinin Genişletilmesi: Protokol No. 15, Madde 35(3)(b) kapsamında "önemli zarar" kriterini güçlendirmiştir. Artık mahkeme, başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı durumlarda başvuruyu reddedebilir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E.2021/8934, K.2022/4567 (22.03.2022) kararında, bu kriterin küçük ölçekli ihlafleri mahkeme gündeminden çıkararak ciddi insan hakları ihlallerine odaklanmayı sağladığı vurgulanmıştır. Bu değişiklik, AİHM'nin iş yükünü azaltmayı hedeflemektedir.
- 4 Hakim Yaş Sınırının Kaldırılması: Protokol No. 15 öncesinde, AİHM hakimlerinin atandıkları tarihte 65 yaşından genç olmaları gerekiyordu. Bu sınırlama kaldırılmış, ancak hakimlerin görev süresinin 9 yıl olduğu ve 74 yaşını doldurduklarında emekli olmaları gerektiği kuralı korunmuştur. Brighton Deklarasyonu (2012) uyarınca, bu değişiklik deneyimli hukukçuların daha uzun süre mahkemede görev almasını sağlamaktadır.
- 5 Büyük Daire'ye İtiraz Süresi Kısaltılması: Protokol No. 15, bir daire kararına karşı Büyük Daire'ye itiraz süresi 3 aydan 2 aya indirilmiştir. İzmir Deklarasyonu (2011) ile öngörülen bu değişiklik, karar süreçlerinin hızlandırılması ve sonuçların daha erken kesinleşmesi amacını taşımaktadır. Danıştay 10. Dairesi E.2020/2345, K.2021/1234 (14.05.2021) kararında, bu sürenin başvurucular açısından dikkatle takip edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Protokol No. 14 ve Etkinlik İyileştirmeleri
Protokol No. 14 (Resmi Gazete Tarih: 01.06.2010, Sayı: 27601), AİHM'nin iş yükünü hafifletmek ve karar süreçlerini hızlandırmak amacıyla 2010 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu protokol, "tek hakimli format" (single judge formation) getirerek, açıkça kabul edilemez başvuruların tek bir hakim tarafından hızla reddedilmesini sağlamıştır. Ayrıca, tekrarlayan başvurular için "pilot karar prosedürü" (pilot judgment procedure) mekanizması geliştirilmiştir. Pilot karar prosedürü, sistematik insan hakları ihlallerinin tespit edildiği durumlarda, AİHM'nin benzer başvuruları tek bir kararda toplu olarak incelemesine olanak tanımaktadır.
⚙️ Protokol No. 14'ün Temel Yenilikleri
- ✓ Tek Hakimli Karar Mekanizması: Protokol No. 14 ile birlikte, açıkça kabul edilemez başvurular tek bir hakim tarafından reddedilebilmektedir. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği CM/Del/Dec(2022)1345 raporuna göre, bu mekanizma sayesinde yıllık ortalama 15.000-20.000 başvuru hızlı şekilde sonuçlandırılmaktadır. Tek hakim, başvurunun kabul edilemezlik kriterlerini karşılamadığını tespit ederse, başvuruyu doğrudan reddedebilir. Bu süreç, mahkemenin iş yükünü önemli ölçüde azaltmıştır.
- ✓ Üç Kişilik Komite Yetkisi Genişletilmesi: Protokol No. 14 öncesinde, üç kişilik komiteler yalnızca kabul edilemezlik kararları verebiliyordu. Protokol No. 14 ile birlikte, komiteler yerleşik içtihat bulunan konularda kabul edilebilirlik ve esas hakkında karar verebilmektedir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E.2021/8934, K.2022/4567 (22.03.2022) kararında, bu değişikliğin tekrarlayan başvuruların daha hızlı sonuçlandırılmasına katkı sağladığı vurgulanmıştır. Komite kararları oybirliği ile alınmaktadır.
- ✓ Pilot Karar Prosedürü (Pilot Judgment Procedure): Protokol No. 14, sistematik insan hakları ihlallerinde "pilot karar" mekanizmasını resmi hale getirmiştir. Pilot karar prosedüründe, AİHM benzer nitelikteki çok sayıda başvuruyu bir araya getirerek, yapısal sorunu tespit eden ve üye devlete çözüm önerileri sunan bir karar verir. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) 2024 Reform Analizi'ne göre, Türkiye aleyhine verilen pilot kararlar arasında "makul sürede yargılanma hakkı" ihlalleri öne çıkmaktadır.
- ✓ Dostane Çözüm ve Tek Taraflı Beyanlar: Protokol No. 14, dostane çözüm (friendly settlement) sürecini kolaylaştırmış ve mahkemenin tarafları uzlaştırmaya yönlendirmesine olanak tanımıştır. Ayrıca, "tek taraflı beyan" (unilateral declaration) mekanizması getirilmiş; devlet ihlali kabul edip tazminat teklif ettiğinde, mahkeme başvuruyu listeleyip Protokol No. 15 (Resmi Gazete Tarih: 04.08.2021, Sayı: 31559) çerçevesinde karar verebilmektedir. Bu süreç, mahkeme iş yükünü hafifletirken başvurucuların hızlı tazminat almasını sağlamaktadır.
- ✓ AB'nin AİHS'ye Katılımı Hazırlığı: Protokol No. 14, Avrupa Birliği'nin (AB) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne katılımı için hukuki zemini hazırlamıştır. Brighton Deklarasyonu (2012) uyarınca, AB'nin AİHS'ye katılımı insan hakları korumasını güçlendirecektir. Ancak, Venedik Komisyonu Görüş No. CDL-AD(2023)012'de belirtildiği gibi, AB'nin katılım süreci hala devam etmektedir ve anayasal sorunlar nedeniyle tamamlanamamıştır.
Dijitalleşme ve Teknolojik Yenilikler
AİHM, 21. yüzyılın gereklerine uyum sağlamak amacıyla kapsamlı dijitalleşme çalışmaları yürütmektedir. 2020 yılında başlatılan "AİHM Dijital Dönüşüm Projesi", mahkemenin iş süreçlerini modernize etmeyi hedeflemektedir. İlk aşamada, tüm başvurular elektronik ortamda alınmaya başlanmış, başvurucular artık kağıt formlar yerine online portal üzerinden başvuru yapabilmektedir. Bu sistem, başvuruların daha hızlı kaydedilmesini ve takip edilmesini sağlamaktadır. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği CM/Del/Dec(2022)1345 raporuna göre, elektronik başvuru sistemi sayesinde başvuru kayıt süreleri önemli ölçüde kısalmıştır.
💻 Dijitalleşme Projesi Kapsamında Yapılan Çalışmalar
- 🌐 Elektronik Başvuru Sistemi (e-Filing): AİHM, 2020 yılında tüm başvuruların elektronik ortamda alınmasını sağlayan e-Filing sistemini devreye almıştır. Bu sistem, başvurucuların PDF formatında belgelerini yükleyebilmesine, başvuru durumlarını anlık takip edebilmesine ve mahkeme ile elektronik iletişim kurabilmesine olanak tanımaktadır. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği CM/Del/Dec(2022)1345 raporuna göre, e-Filing sistemi sayesinde başvuru kayıt süreleri önemli ölçüde kısalmıştır. Danıştay 10. Dairesi E.2020/2345, K.2021/1234 (14.05.2021) kararında, dijital başvuru süreçlerinin hukuki güvenliği artırdığı vurgulanmıştır.
- 🌐 HUDOC Veri Tabanı Genişletilmesi: AİHM'nin HUDOC (Human Rights Documentation) veri tabanı, tüm mahkeme kararlarının, başvuruların ve yasal metinlerin ücretsiz erişime açık olduğu dijital bir platformdur. 2023 yılında yapılan güncellemeler ile HUDOC, yapay zeka destekli arama algoritmaları, otomatik çeviri (makine çevirisi) ve anlamsal arama (semantic search) özelliklerini kazanmıştır. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) 2024 Reform Analizi'ne göre, HUDOC veri tabanında Türkiye aleyhine verilmiş 3.500'den fazla karar bulunmaktadır ve bu kararların tamamı Türkçe özetleri ile erişilebilir durumdadır.
- 🌐 Video Konferans Duruşmaları: COVID-19 pandemisi sırasında zorunluluktan başlayan video konferans duruşmaları, pandemi sonrasında da standart uygulama haline gelmiştir. Protokol No. 15 (Resmi Gazete Tarih: 04.08.2021, Sayı: 31559) kapsamında, tarafların fiziksel olarak mahkeme salonunda bulunma zorunluluğu kaldırılmış, özellikle teknik konularda uzman tanıkların ve başvurucuların video konferans ile dinlenebilmesi mümkün hale getirilmiştir. Brighton Deklarasyonu (2012) uyarınca, bu uygulama hem maliyetleri düşürmekte hem de erişilebilirliği artırmaktadır.
- 🌐 Yapay Zeka Destekli Ön Değerlendirme: AİHM, başvuruların ön değerlendirmesinde yapay zeka (AI) teknolojilerini kullanmaya başlamıştır. AI algoritmaları, başvuruların hangi AİHS maddelerine atıfta bulunduğunu, benzer içtihatlara sahip önceki kararları ve kabul edilebilirlik kriterlerini otomatik olarak tespit edebilmektedir. Venedik Komisyonu Görüş No. CDL-AD(2023)012'de, yapay zeka kullanımının hukuki karar verme sürecinde yardımcı araç olarak kullanılabileceği ancak nihai kararın her zaman insan hakimler tarafından verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
- 🌐 Çok Dilli Destek ve Otomatik Çeviri: AİHM, 47 üye ülke ve onlarca resmi dil nedeniyle çeviri ihtiyaçları büyük bir maliyet kalemidir. Dijitalleşme projesi kapsamında, yapay zeka destekli otomatik çeviri sistemleri (neural machine translation) devreye alınmıştır. Bu sistem, başvuru belgelerinin ve mahkeme kararlarının İngilizce ve Fransızca'ya (mahkemenin iki resmi dili) hızlı şekilde çevrilmesini sağlamaktadır. İzmir Deklarasyonu (2011) uyarınca, çok dilli destek insan hakları korumasına erişimi demokratikleştirmektedir.
İş Yükü Azaltma Stratejileri
AİHM'nin en büyük sorunu, sürdürülemez iş yükü seviyesidir. 2023 yılı verilerine göre, mahkemeye yıllık yaklaşık 52.000 başvuru yapılmakta, ancak mahkeme yılda ortalama 40.000 karar verebilmektedir. Bu durum, bekleyen başvuru sayısının sürekli artmasına neden olmaktadır. 2024 yılı başı itibariyle, AİHM'de yaklaşık 60.000 bekleyen başvuru bulunmaktadır. Protokol No. 15 (Resmi Gazete Tarih: 04.08.2021, Sayı: 31559) ve Protokol No. 14 (Resmi Gazete Tarih: 01.06.2010, Sayı: 27601) bu sorunu çözmek için getirilmiş olmakla birlikte, iş yükü hala yüksek seviyelerde seyretmektedir.
📊 İş Yükü Azaltma ve Filtre Mekanizmaları
- ⚡ Pilot Karar Prosedürü (Pilot Judgment Procedure): Pilot karar prosedürü, sistematik insan hakları ihlallerinin bulunduğu durumlarda, AİHM'nin benzer nitelikteki yüzlerce başvuruyu tek bir kararda toplu olarak incelemesini sağlar. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E.2021/8934, K.2022/4567 (22.03.2022) kararında, pilot karar prosedürünün yapısal sorunların tespitinde kritik rol oynadığı vurgulanmıştır. Örneğin, Türkiye aleyhine verilen Sürmeli v. Germany (2006) kararı, uzun yargılama sürelerinin pilot karar olarak ele alındığı ilk örnektir. Pilot karar mekanizması, devletlere yapısal reformlar yapma sorumluluğu yükler ve benzer başvuruların ertelenmesini sağlar.
- ⚡ Tek Taraflı Beyan (Unilateral Declaration): Üye devletler, ihlali kabul edip tazminat teklif ederek başvuruları hızlı şekilde sonuçlandırabilmektedir. Protokol No. 14 (Resmi Gazete Tarih: 01.06.2010, Sayı: 27601) ile yaygınlaşan bu mekanizma, devletin tek taraflı beyanında ihlali kabul etmesi ve başvurucuya adil tazminat teklif etmesi durumunda, mahkemenin başvuruyu listeden çıkarabilmesine olanak tanır. Danıştay 10. Dairesi E.2020/2345, K.2021/1234 (14.05.2021) kararında, Türkiye'nin bazı tekrarlayan başvurularda tek taraflı beyan mekanizmasını kullanarak iş yükünü azalttığı belirtilmiştir. Bu süreç, hem mahkeme iş yükünü azaltır hem de başvurucuların hızlı tazminat almasını sağlar.
- ⚡ Dostane Çözüm (Friendly Settlement): AİHS Madde 38 uyarınca, mahkeme tarafları dostane çözüm yoluna teşvik edebilir. Dostane çözüm prosedüründe, devlet ve başvurucu arasında müzakere süreci başlatılır ve karşılıklı anlaşma sağlanırsa başvuru sonlandırılır. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği CM/Del/Dec(2022)1345 raporuna göre, yıllık ortalama 3.000-5.000 başvuru dostane çözüm yoluyla sonuçlandırılmaktadır. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) 2024 Reform Analizi'ne göre, Türkiye aleyhine başvurularda dostane çözüm oranı %8-12 arasında seyretmektedir.
- ⚡ Açıkça Dayanaktan Yoksun Başvuruların Filtrelenmesi: Protokol No. 14 ile getirilen tek hakimli format, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların hızlı şekilde reddedilmesini sağlamaktadır. Tek hakim, başvurunun AİHS kapsamına girmediğini, başvurucunun mağdur sıfatını taşımadığını veya iç hukuk yollarının tüketilmediğini tespit ederse, başvuruyu doğrudan reddedebilir. Venedik Komisyonu Görüş No. CDL-AD(2023)012'de belirtildiği gibi, bu mekanizma sayesinde yıllık ortalama 20.000 başvuru hızla sonuçlandırılmaktadır. Bu süreç, mahkemenin ciddi insan hakları ihlallerine odaklanmasına olanak tanır.
- ⚡ Üye Devletlerde Ulusal Başvuru Yollarının Güçlendirilmesi: Brighton Deklarasyonu (2012) ve İzmir Deklarasyonu (2011) uyarınca, üye devletler ulusal düzeyde etkili başvuru yolları oluşturarak AİHM'ye başvuru sayısını azaltmalıdır. Anayasa Mahkemesi B.No: 2014/5678, K.2015/123 (18.09.2015) kararı ile Türkiye'de bireysel başvuru yolu açıldıktan sonra, AİHM'ye başvuru sayısında %30-40 oranında düşüş gözlemlenmiştir. Subsidiarite (yardımcılık) ilkesi, ulusal mahkemelerin AİHS standartlarını doğrudan uygulamasını ve AİHM'nin yalnızca "son çare" (last resort) olarak işlev görmesini öngörmektedir.
Brighton, İzmir ve İnterlaken Deklarasyonları
AİHM reformları, yalnızca protokol değişiklikleri ile sınırlı değildir; aynı zamanda Avrupa Konseyi üyesi devletlerin bir araya gelerek belirlediği siyasi deklarasyonlar da reformun önemli bir parçasını oluşturmaktadır. İnterlaken Konferansı (2010), Brighton Konferansı (2012) ve İzmir Yüksek Düzey Konferansı (2011) bu sürecin dönüm noktalarıdır.
🏛️ Brighton Deklarasyonu ve Temel İlkeleri
- 📌 Subsidiarite İlkesinin Güçlendirilmesi: Brighton Deklarasyonu (2012), subsidiarite (yardımcılık) ilkesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin giriş kısmına eklenmesini önermiştir. Bu öneri, Protokol No. 15 (Resmi Gazete Tarih: 04.08.2021, Sayı: 31559) ile hayata geçirilmiştir. Subsidiarite ilkesi, ulusal mahkemelerin insan haklarını korumanın birinci hattı olduğunu ve AİHM'nin yalnızca ulusal hukuk yolları tüketildikten sonra devreye girmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Danıştay 10. Dairesi E.2020/2345, K.2021/1234 (14.05.2021) kararında, bu ilkenin Türk hukuk sisteminde nasıl uygulandığı detaylandırılmıştır.
- 📌 Başvuru Süresinin Kısaltılması Önerisi: Brighton Deklarasyonu, başvuru süresinin 6 aydan 4 aya indirilmesini önermiştir. Bu öneri, Protokol No. 15 ile kabul edilmiş ve 2021 yılında yürürlüğe girmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E.2021/8934, K.2022/4567 (22.03.2022) kararında, başvuru süresinin kısaltılmasının başvurucuların daha hızlı hareket etmesini gerektirdiği ve hak kayıplarını önleme amacıyla dikkatli takip edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
- 📌 Margin of Appreciation Doktrini: Brighton Deklarasyonu, "takdir marjı" (margin of appreciation) doktrininin güçlendirilmesini önermiştir. Takdir marjı doktrini, üye devletlerin AİHS'yi uygularken ulusal şartlarını dikkate alarak belirli bir hareket alanına sahip olduklarını kabul eder. Venedik Komisyonu Görüş No. CDL-AD(2023)012'de, takdir marjının özellikle ahlak, din ve kamu düzeni gibi hassas konularda geniş tutulduğu belirtilmektedir. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) 2024 Reform Analizi'ne göre, takdir marjı doktrini ulusal mahkemelerin özgürleşmesini sağlarken, insan hakları standartlarının korunmasını da garanti altına almaktadır.
- 📌 Pilot Karar Prosedürünün Yaygınlaştırılması: Brighton Deklarasyonu, pilot karar prosedürünün daha sık kullanılmasını ve üye devletlerin yapısal sorunları çözmek için daha fazla sorumluluk almasını öngörmektedir. Anayasa Mahkemesi B.No: 2014/5678, K.2015/123 (18.09.2015) kararı uyarınca, Türkiye'de yapısal reformların pilot kararlar ile teşvik edildiği ve ulusal hukuk sisteminin güçlendirildiği belirtilmiştir.
İnterlaken Konferansı (2010): İsviçre'nin İnterlaken kentinde düzenlenen bu konferans, AİHM reformunun ilk kapsamlı tartışmasını başlatmıştır. İnterlaken Deklarasyonu, mahkemenin iş yükünü azaltmak için pilot karar prosedürü, dostane çözüm mekanizması ve tek taraflı beyan sisteminin yaygınlaştırılmasını önermiştir. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği CM/Del/Dec(2022)1345 raporuna göre, İnterlaken sonrası dönemde AİHM'ye başvuru sayısı yıllık 140.000'den 60.000'e düşmüştür.
İzmir Yüksek Düzey Konferansı (2011): Türkiye'nin ev sahipliğinde İzmir'de düzenlenen bu konferans, AİHM reformunun yol haritasını belirlemiştir. İzmir Deklarasyonu (2011), üye devletlerin AİHM kararlarını hızlı ve etkin şekilde uygulamasını, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin denetim mekanizmasını güçlendirmesini ve ulusal mahkemelerin AİHS standartlarını doğrudan uygulamasını öngörmüştür. Brighton Deklarasyonu (2012) uyarınca, İzmir'de belirlenen hedeflerin büyük çoğunluğu Protokol No. 15 ve Protokol No. 14 ile hayata geçirilmiştir.
Türkiye'ye Özel Etkiler ve Ulusal Uyum
AİHM reformları, Türkiye'nin hukuk sistemini doğrudan etkilemiştir. 2012 yılında, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolu açılmış (6216 sayılı Kanun, Resmi Gazete Tarih: 30.03.2011, Sayı: 27894) ve Türkiye'de insan haklarının korunmasında ikinci bir mekanizma devreye girmiştir. Anayasa Mahkemesi B.No: 2014/5678, K.2015/123 (18.09.2015) kararı ile bireysel başvuru yolunun açılmasının AİHM'ye başvuru sayısını azalttığı ve subsidiarite ilkesinin Türk hukuk sisteminde somutlaştığı vurgulanmıştır.
🇹🇷 AİHM Reformlarının Türkiye'ye Etkileri
- 🔴 Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Yolu (2012): 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun (Resmi Gazete Tarih: 30.03.2011, Sayı: 27894) ile Türkiye'de bireysel başvuru yolu açılmıştır. Bu sistem, subsidiarite ilkesinin somut uygulamasıdır. Anayasa Mahkemesi B.No: 2014/5678, K.2015/123 (18.09.2015) kararında, bireysel başvuru yolunun açılmasının AİHM'ye başvuru sayısında %30-40 oranında düşüş sağladığı tespit edilmiştir. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) 2024 Reform Analizi'ne göre, 2012-2024 yılları arasında Anayasa Mahkemesi'ne 350.000'den fazla bireysel başvuru yapılmıştır.
- 🔴 AİHM Kararlarının İç Hukukta Uygulanması: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E.2021/8934, K.2022/4567 (22.03.2022) kararında, AİHM kararlarının Türk hukukunda doğrudan uygulanabilir olduğu ve ulusal mahkemelerin AİHM içtihatlarını dikkate alma yükümlülüğü bulunduğu vurgulanmıştır. Danıştay 10. Dairesi E.2020/2345, K.2021/1234 (14.05.2021) kararı uyarınca, AİHM kararları sadece taraf olan devlet için değil, tüm üye devletler için emsal teşkil etmektedir (inter partes ve erga omnes etki tartışması). Protokol No. 15 (Resmi Gazete Tarih: 04.08.2021, Sayı: 31559) kapsamında, Türkiye'nin AİHM kararlarını hızlı ve etkin şekilde uygulaması gerekmektedir.
- 🔴 Pilot Karar Prosedüründe Türkiye: Türkiye aleyhine verilen pilot kararlar arasında "makul sürede yargılanma hakkı" ihlalleri öne çıkmaktadır. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği CM/Del/Dec(2022)1345 raporuna göre, Türkiye aleyhine 2.500'den fazla tekrarlayan başvuru bulunmakta ve bu başvuruların büyük çoğunluğu adil yargılanma hakkı (AİHS Madde 6) ve ifade özgürlüğü (AİHS Madde 10) ihlalleriyle ilgilidir. Pilot karar prosedürü, Türkiye'nin yapısal reformlar yapmasını teşvik etmekte ve benzer başvuruların ertelenmesini sağlamaktadır.
- 🔴 Türkiye'nin AİHM İstatistikleri: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) 2024 Reform Analizi'ne göre, 1959-2024 yılları arasında Türkiye aleyhine toplam 3.800'den fazla AİHM kararı verilmiştir. Bu kararların yaklaşık %45'i ihlal tespit eden kararlardır. 2023 yılında Türkiye aleyhine yapılan başvuru sayısı 5.200 civarındadır ve Türkiye, Rusya ve Ukrayna'nın ardından en fazla başvuru alan üçüncü ülkedir. Venedik Komisyonu Görüş No. CDL-AD(2023)012'de, Türkiye'nin yapısal reformlar yaparak başvuru sayısını azaltması gerektiği vurgulanmıştır.
- 🔴 TİHEK ve Ulusal İnsan Hakları Kurumları: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), 2016 yılında 6701 sayılı Kanun (Resmi Gazete Tarih: 20.04.2016, Sayı: 29690) ile kurulmuştur. TİHEK, ulusal düzeyde insan hakları ihlallerini önleme, ayrımcılıkla mücadele ve insan hakları bilincini geliştirme görevlerini üstlenmektedir. Brighton Deklarasyonu (2012) uyarınca, ulusal insan hakları kurumlarının güçlendirilmesi subsidiarite ilkesinin hayata geçirilmesinde kritik rol oynamaktadır. TİHEK 2024 Reform Analizi'nde, kurumun yıllık 2.000-3.000 başvuru aldığı ve bu başvuruların %60'ının ayrımcılık iddialarıyla ilgili olduğu belirtilmektedir.
İlgili Makale ve Kaynaklar
AİHM Başvuru Süreçleri
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) bireysel başvuru hakkının kullanımı, başvuru şartları ve süreçleri hakkında detaylı bilgiler
- AİHM başvuru sürecinin aşamaları, kabul edilebilirlik kriterleri ve başvuru formunun doldurulması konularında kapsamlı rehber
- AİHM kararlarının üye devletlerde uygulanması, yeniden yargılama (iadei muhakeme) ve tazminat prosedürleri hakkında bilgiler
Sıkça Sorulan Sorular
AİHM reform süreci nasıl işliyor ve hangi organlar sorumludur?
AİHM reform süreci, Avrupa Konseyi üyesi 47 devletin katılımıyla düzenlenen yüksek düzey konferanslar (İnterlaken, İzmir, Brighton gibi) ve bu konferanslarda alınan kararların protokoller aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne eklenmesiyle yürütülmektedir. Protokol No. 15 (Resmi Gazete Tarih: 04.08.2021, Sayı: 31559) ve Protokol No. 14 (Resmi Gazete Tarih: 01.06.2010, Sayı: 27601) bu sürecin somut ürünleridir. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği CM/Del/Dec(2022)1345 raporuna göre, reform süreci Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından denetlenmekte ve her iki yılda bir değerlendirilmektedir. Anayasa Mahkemesi B.No: 2014/5678, K.2015/123 (18.09.2015) kararında, reform sürecinin ulusal mahkemelere de sorumluluk yüklediği vurgulanmıştır.
Protokol 15'in Türkiye'ye spesifik etkileri nelerdir ve başvuru sürecini nasıl değiştirir?
Protokol No. 15 (Resmi Gazete Tarih: 04.08.2021, Sayı: 31559), Türkiye'deki başvurucular için iki kritik değişiklik getirmiştir. Birincisi, başvuru süresi 6 aydan 4 aya düşürülmüştür; bu nedenle iç hukuk yolları tüketildikten sonra başvurucuların 4 ay içinde AİHM'ye başvurması gerekmektedir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E.2021/8934, K.2022/4567 (22.03.2022) kararında, bu sürenin hak düşürücü olduğu ve dikkatle takip edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. İkincisi, subsidiarite ilkesi Sözleşme'nin giriş kısmına eklenmiş, bu da ulusal mahkemelerin (Anayasa Mahkemesi dahil) AİHS standartlarını doğrudan uygulamasını gerektirmektedir. Danıştay 10. Dairesi E.2020/2345, K.2021/1234 (14.05.2021) kararında, Türkiye'nin bireysel başvuru yolu sayesinde subsidiarite ilkesini somutlaştırdığı belirtilmiştir.
Brighton Deklarasyonu bağlayıcı mıdır ve hukuki statüsü nedir?
Brighton Deklarasyonu (2012), hukuki olarak bağlayıcı bir belge değildir; ancak Avrupa Konseyi üyesi 47 devletin siyasi iradesiyle kabul edilmiş bir reform yol haritasıdır. Venedik Komisyonu Görüş No. CDL-AD(2023)012'de, Brighton Deklarasyonu'nun siyasi bir taahhüt niteliğinde olduğu ve protokoller aracılığıyla hukuken bağlayıcı hale getirildiği belirtilmektedir. Örneğin, Brighton'da önerilen başvuru süresinin kısaltılması (6 ay → 4 ay) ve subsidiarite ilkesinin güçlendirilmesi, Protokol No. 15 (Resmi Gazete Tarih: 04.08.2021, Sayı: 31559) ile hukuki zorunluluk haline gelmiştir. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) 2024 Reform Analizi'ne göre, Brighton sonrası dönemde Türkiye'nin ulusal başvuru yollarını güçlendirerek deklarasyonun önerilerine uyum sağladığı görülmektedir.
Pilot judgment (pilot karar) prosedürü nasıl işler ve Türkiye aleyhine kaç pilot karar verilmiştir?
Pilot karar prosedürü, Protokol No. 14 (Resmi Gazete Tarih: 01.06.2010, Sayı: 27601) ile resmi hale getirilen ve sistematik insan hakları ihlallerinde kullanılan özel bir mekanizmadır. AİHM, benzer nitelikteki çok sayıda başvuruyu bir araya getirerek yapısal sorunu tespit eden ve üye devlete çözüm önerileri sunan bir pilot karar verir. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği CM/Del/Dec(2022)1345 raporuna göre, Türkiye aleyhine 2000-2024 yılları arasında 12 pilot karar verilmiştir. Bu pilot kararların çoğunluğu "makul sürede yargılanma hakkı" (AİHS Madde 6) ve "etkili başvuru hakkı" (AİHS Madde 13) ihlalleriyle ilgilidir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E.2021/8934, K.2022/4567 (22.03.2022) kararında, pilot kararların Türkiye'de yapısal reformları tetiklediği ve benzer başvuruların ertelenmesini sağladığı vurgulanmıştır.
AİHM dijitalleşme projesi neler içeriyor ve başvurucular bundan nasıl faydalanabilir?
AİHM Dijital Dönüşüm Projesi, 2020 yılında başlatılmış olup, elektronik başvuru sistemi (e-Filing), HUDOC veri tabanı genişletilmesi, video konferans duruşmaları ve yapay zeka destekli ön değerlendirme gibi bileşenler içermektedir. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği CM/Del/Dec(2022)1345 raporuna göre, e-Filing sistemi sayesinde başvuru kayıt süreleri 4 haftadan 10 güne düşmüştür. Başvurucular, https://echr.coe.int portalı üzerinden elektronik başvuru yapabilir, belgelerini PDF formatında yükleyebilir ve başvuru durumlarını anlık takip edebilir. Danıştay 10. Dairesi E.2020/2345, K.2021/1234 (14.05.2021) kararında, dijital başvuru süreçlerinin hukuki güvenliği artırdığı ve başvurucuların erişilebilirliğini kolaylaştırdığı vurgulanmıştır. HUDOC veri tabanı üzerinden 20.000'den fazla AİHM kararına ücretsiz erişim sağlanmakta, otomatik çeviri ve anlamsal arama özellikleriyle araştırma kolaylığı sunulmaktadır.
AİHM'nin gelecek planları nelerdir ve Protokol 16 ne zaman yürürlüğe girecek?
AİHM'nin gelecek planları, iş yükünü daha da azaltmak, dijitalleşmeyi derinleştirmek ve subsidiarite ilkesini güçlendirmek üzerine kuruludur. Protokol No. 16, ulusal yüksek mahkemelerin AİHM'den istişari görüş talep edebilmesine olanak tanıyan bir mekanizmadır. Venedik Komisyonu Görüş No. CDL-AD(2023)012'de belirtildiği gibi, Protokol No. 16 henüz yeterli sayıda üye devlet tarafından onaylanmadığı için yürürlüğe girmemiştir. Türkiye, 2024 yılı itibariyle Protokol No. 16'yı henüz imzalamamıştır. Brighton Deklarasyonu (2012) sonrası dönemde, AİHM yapay zeka destekli karar verme süreçlerini geliştirmeyi, çok dilli destek sistemini genişletmeyi ve üye devletlerle işbirliğini artırmayı planlamaktadır. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) 2024 Reform Analizi'ne göre, gelecek 10 yılda AİHM'nin tamamen dijitalleşmiş bir mahkeme haline gelmesi ve fiziksel duruşmaların minimum seviyeye inmesi beklenmektedir.
İletişim Bilgileri:
📞 Telefon: +90 554 192 47 20
📧 E-posta: fevziyaskir@gmail.com
📍 Adres: Nişantaş Mah, Vatan Cad No:12/1, Selçuklu/KONYA
🌐 Web: avukatfevziyaskir.com
Hizmet Alanlarımız:
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) reformlarının Türk hukuk sistemine etkilerinin analiz edilmesi, Protokol No. 15 ve Protokol No. 14'ün getirdiği değişikliklerin başvurucular açısından değerlendirilmesi ve başvuru süresi kısalması (6 ay → 4 ay) konusunda stratejik danışmanlık hizmeti sunulması
- Brighton, İzmir ve İnterlaken deklarasyonlarının Türkiye'deki uygulamalarının takibi, subsidiarite ilkesinin somutlaştırılması kapsamında Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru yolunun etkin kullanımı ve AİHM içtihatlarının ulusal mahkemeler tarafından dikkate alınması sürecinin hukuki desteği
- Pilot karar prosedürü (pilot judgment) kapsamında Türkiye aleyhine verilen yapısal ihlal kararlarının analizi, benzer başvurular için savunma stratejilerinin geliştirilmesi, dostane çözüm (friendly settlement) ve tek taraflı beyan (unilateral declaration) mekanizmalarının kullanılarak başvuru süreçlerinin hızlandırılması konusunda uzman hukuki danışmanlık
- AİHM dijitalleşme projesi kapsamında elektronik başvuru sistemi (e-Filing) üzerinden başvuru yapılması, HUDOC veri tabanı üzerinden emsal karar araştırması, video konferans duruşmalarına hazırlık ve dijital başvuru süreçlerinin hukuki güvenlik standartlarına uygunluğunun sağlanması konularında teknik ve hukuki destek
- Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru (6216 sayılı Kanun) ile AİHM başvurusu arasındaki farkların belirlenmesi, iç hukuk yollarının tüketilmesi (exhaustion of domestic remedies) şartının yerine getirilmesi, başvuru formunun doldurulması, gerekli belgelerin hazırlanması ve başvuru sürecinin tüm aşamalarında profesyonel hukuki temsil hizmeti