AİHM Başvuru Sonrası Süreç: İnceleme ve Karar Aşamaları
AİHM'e başvuru yapıldıktan sonraki süreç, inceleme aşamaları, karar mekanizmaları ve uygulama süreci hakkında detaylı bilgi. Güncel mevzuat, Yargıtay içtihatları ve uzman hukuki danışmanlık hizmetiyle kapsamlı bilgilendirme rehberi.
Giriş
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) yapılan bir başvurunun ardından başlayan süreç, en az başvurunun hazırlanması kadar karmaşık ve stratejik öneme sahiptir. Bu rehber, başvurunuzun mahkemeye ulaşmasından sonra hangi aşamalardan geçeceğini, bu süreçte sizi nelerin beklediğini ve kararların nasıl uygulandığını adım adım açıklamaktadır.
AİHM başvuru sonrası süreç, uluslararası hukuk standartlarına uygun olarak yapılandırılmış bir mekanizmadır. Başvurunun kabul edilebilirlik kriterlerinin incelenmesinden başlayarak, esas inceleme aşamasına kadar uzanan bu süreç, hak ihlali iddialarının adil ve tarafsız bir şekilde değerlendirilmesini sağlar. Özellikle Türkiye'den yapılan başvurularda, iç hukuk yollarının tüketilmesi ve 4 aylık süre şartının kritik öneme sahip olduğu unutulmamalıdır.
Bu süreçte mahkemenin raportörleri, başvurunun ön incelemesini yaparak eksiklikleri tespit eder ve gerekirse başvurucuya ek bilgi veya belge talebinde bulunur. Ön inceleme aşaması, başvurunun esas incelemeye geçip geçmeyeceğini belirleyen kritik bir aşamadır. Bu aşamada başvurunun açıkça kabul edilemez bulunması halinde, tek hakim kararıyla reddedilmesi mümkündür.
Başvurunun Kaydı ve Ön İnceleme Aşaması
Başvurunuz AİHM'e ulaştığında ilk olarak bir başvuru numarası atanır ve ilgili birime havale edilir. Bu aşamada bir raportör tarafından ön inceleme yapılır. Ön incelemenin temel amacı, başvurunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde (AİHS) belirtilen kabul edilebilirlik kriterlerini karşılayıp karşılamadığını tespit etmektir.
Kabul Edilebilirlik Kriterleri ve Ön İnceleme Süreci
Ön inceleme aşamasında mahkemenin raportörleri, başvurunun temel kabul edilebilirlik şartlarını titizlikle inceler. Bu kriterler arasında iç hukuk yollarının tüketilmesi, 4 aylık başvuru süresine uyulması, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olmaması ve aynı mahkemeye daha önce aynı konuda başvurulmamış olması yer alır. Raportörler, başvurudaki eksiklikleri tespit eder ve gerekirse başvurucudan ek bilgi veya belge talebinde bulunur.
Ön İnceleme Sonuçları ve Hükümete Bildirim
Başvurunun kabul edilebilir olduğuna dair bir ön kanaat oluşursa, dosya davalı devlete (Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne) bildirilir ve savunması istenir. Hükümet, başvuruya karşı kendi görüşlerini, delillerini ve gerekçelerini sunmak üzere belirli bir süre içinde yazılı savunma verir. Bu aşama, başvurunun esas incelemeye geçip geçmeyeceğini belirleyen kritik bir dönüm noktasıdır. Resmi Gazete'de yayımlanan (Tarih: 04.02.2016, Sayı: 29620) 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun uyarınca bireysel başvuru mekanizması ile paralel işleyiş gösterir.
- İç hukuk yollarının tüketilmesi şartının sağlanıp sağlanmadığının detaylı incelenmesi ve eksikliklerin tespit edilmesi, başvurunun kabul edilebilirlik sürecinde önemli bir adımdır, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2018/5473 E., 2019/7826 K. sayılı kararında belirtildiği üzere tüm iç hukuk yollarının tüketilmesi zorunludur
- Başvuru süresinin 4 aylık yasal sınırlar dahilinde kalıp kalmadığının kontrolü ve zaman aşımı durumlarının değerlendirilmesi, ön inceleme aşamasının temel unsurları arasındadır, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 35/1 uyarınca son iç hukuk kararından itibaren başlayan süre kesin olarak takip edilmelidir
- Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olup olmadığının objektif kriterlerle belirlenmesi ve benzer başvuruların önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması, mahkemenin etkinliğini artırır, AİHM İç Tüzüğü madde 27/1 çerçevesinde yapılan filtreleme mekanizması ile dava yükü kontrol altına alınır
- Tek hakim karar mekanizmasının kullanılması durumunda başvurunun hızlı bir şekilde sonuçlandırılması ve gereksiz yükün mahkemeden kaldırılması sağlanır, 14. Protokol ile getirilen bu yöntem başvuruların %90'ının ilk aşamada değerlendirilmesini mümkün kılar
- Hükümete bildirim sürecinin başlatılmasıyla esas inceleme aşamasına geçiş için gerekli hazırlıkların tamamlanması ve tarafların haklarının korunması hedeflenir, davalı devlete 12 haftalık savunma süresi tanınması ve başvurucunun replik hakkının güvence altına alınması çelişmeli yargılama ilkesini güçlendirir
Esas İnceleme Aşaması ve Tarafların Hakları
Başvurunun hükümete bildirilmesiyle esas inceleme aşaması başlar. Bu aşama, tarafların yazılı görüşlerini sunduğu ve mahkemenin hak ihlali iddiasını derinlemesine incelediği bir süreçtir. Esas inceleme aşaması, başvurunun kabul edilebilirlik kriterlerini karşıladığı tespit edildikten sonra başlar ve genellikle daha detaylı bir inceleme gerektirir.
Esas İnceleme Sürecinin Adımları
Esas inceleme aşamasında taraflar, yazılı savunmalarını sunar ve mahkeme delilleri değerlendirir. Gerekirse Strazburg'da sözlü duruşma yapılır. Bu aşama, hak ihlali olup olmadığının karara bağlandığı kritik bir dönemdir.
Hükümetin Savunması ve Başvurucunun Cevabı
Hükümet, başvuruya karşı kendi görüşlerini ve delillerini sunar. Başvurucu veya avukatı ise hükümetin savunmasına karşı kendi cevaplarını ve ek delillerini sunar. Bu karşılıklı yazışmalar, mahkemenin konuyu tüm yönleriyle değerlendirmesini sağlar. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2017/8942 E., 2018/3756 K. sayılı kararında vurgulandığı üzere, çelişmeli yargılama ilkesi gereği her iki tarafın da delillerini tam olarak sunması zorunludur.
- Hükümetin savunmasında sunulan delillerin ve görüşlerin kapsamlı bir şekilde incelenmesi ve başvurucunun haklarının korunması için gerekli tedbirlerin alınması önemlidir, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 6/1 çerçevesinde silahların eşitliği ilkesi gereği başvurucunun hükümetin tüm delillerine erişimi sağlanmalı ve bunlara itiraz etme hakkı tanınmalıdır
- Başvurucunun cevap (replik) sürecinde ek delillerin sunulması ve hükümet savunmasına karşı etkili argümanların geliştirilmesi, davanın seyrini belirler, 8 haftalık replik süresi içinde yeni vakıalar ve belgelerin mahkemeye sunulması savunma hakkını güçlendirir ve başvurucunun lehine sonuçlar doğurabilir
- Dostane çözüm müzakerelerinin başlatılması ve tarafların uzlaşmaya teşvik edilmesi, uzun yargılama süreçlerinden kaçınmak için önemli bir mekanizmadır, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 38/1 uyarınca mahkeme başkanı dostane çözüm için tarafları sürekli teşvik eder ve uzlaşma halinde başvuru listeden düşürülür
- Sözlü duruşmanın yapılması durumunda tarafların yüz yüze savunmalarını sunması ve mahkemenin doğrudan sorular sorması, adil yargılama hakkını güçlendirir, AİHM İç Tüzüğü madde 54 gereği karmaşık veya önemli davalarda sözlü duruşma açılması başvurucunun duruşmaya katılma ve sözlü açıklama yapma hakkını güvence altına alır
- Mahkemenin karar verme sürecinde tüm delilleri objektif bir şekilde değerlendirmesi ve hak ihlali olup olmadığının doğru tespit edilmesi sağlanır, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 2019/12456 E., 2020/4589 K. sayılı kararında belirtildiği üzere delillerin somut ve tarafsız değerlendirilmesi adil yargılama hakkının özünü oluşturur
Karar Aşaması ve Farklı Karar Türleri
Yazılı veya sözlü inceleme tamamlandıktan sonra mahkeme (Komite veya Daire) kararını verir. Kararlar farklı nitelikte olabilir ve her birinin kendine özgü sonuçları vardır. AİHM kararları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin uygulanması açısından büyük önem taşır.
Olası Karar Türleri ve Sonuçları
AİHM'nin verebileceği kararlar, başvurunun niteliğine ve tarafların tutumuna göre değişiklik gösterir. Hak ihlali kararı, dostane çözüm veya tek taraflı deklarasyon gibi farklı mekanizmalar mevcuttur.
Hak İhlali Kararları ve Tazminat
Mahkeme, Sözleşme'nin bir veya daha fazla maddesinin ihlal edildiğine hükmederse, genellikle manevi tazminata karar verir. Maddi tazminat ise istisnai durumlarda söz konusu olur. Karar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddelerini ihlal ettiğinin tespit edilmesi anlamına gelir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2016/7834 E., 2017/2945 K. sayılı kararında vurgulandığı üzere AİHM kararları iç hukukta bağlayıcı nitelik taşır ve yeniden yargılama sebepleri arasındadır.
- Hak ihlali kararlarında manevi tazminatın belirlenmesi ve başvurucunun uğradığı manevi zararın karşılanması için gerekli miktarın tespit edilmesi yapılır, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 41 uyarınca mahkeme adil tatmin (just satisfaction) kapsamında 3.000 Euro ile 50.000 Euro arasında manevi tazminat takdir edebilir ve bu miktarlar başvurucunun yaşadığı acı, elem ve mağduriyetin ağırlığına göre belirlenir
- Maddi tazminatın istisnai durumlarda hükmedilmesi ve somut zararların kanıtlanması halinde uygulanması, tazminat sisteminin adil olmasını sağlar, AİHM içtihatlarına göre maddi zarar için fatura, sözleşme, ücret bordrosu gibi kesin belgeler sunulması zorunludur ve başvurucunun gelir kaybı veya masrafları objektif kanıtlarla ispat edilmelidir
- Dostane çözüm kararlarında tarafların uzlaşması ve başvurunun listeden düşürülmesi, uzun yargılama süreçlerinden kaçınmak için etkili bir yöntemdir, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 39 çerçevesinde mahkeme sekreteri tarafların aralarında anlaşmasını teşvik eder ve devletin belirli bir tazminat ödemeyi kabul etmesi halinde başvuru sonlandırılır
- Tek taraflı deklarasyonlarda hükümetin ihlali kabul edip tazminat teklif etmesi ve mahkemenin bunu onaylaması, hızlı çözüm imkanı sunar, AİHM Büyük Daire'nin Tahsin Acar/Türkiye kararında (Başvuru No. 26307/95, 08.04.2004) belirtildiği üzere devlet tek taraflı olarak sorumluluğu kabul edip tazminat önerebilir ve mahkeme bunu yeterli bulursa başvuruyu listeden çıkarır
- Hak ihlali olmadığı kararlarında başvurucunun iddialarının yerinde görülmemesi ve kararın kesinleşmesi, yargılama sürecinin tamamlanması anlamına gelir, mahkeme Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlal edilmediğine karar verirse başvurucu 3 ay içinde Büyük Daire'ye (Grand Chamber) başvurabilir ve bu süre geçtikten sonra karar kesinleşerek bağlayıcı hale gelir
Kararların Uygulanması ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi
AİHM kararları bağlayıcıdır. Kararın uygulanmasının denetimi Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından yapılır. Bu süreç, kararın sadece kâğıt üzerinde kalmamasını sağlar ve devletlerin yükümlülüklerini yerine getirmelerini garanti eder.
Uygulama Sürecinin Temel Adımları
Kararın uygulanması, tazminatın ödenmesinden genel tedbirlerin alınmasına kadar uzanan kapsamlı bir süreci içerir. Bakanlar Komitesi, devletin bu yükümlülükleri yerine getirip getirmediğini denetler.
Bireysel ve Genel Tedbirler
Bireysel tedbirler, başvurucunun durumunu eski haline getirmeye yöneliktir. Genel tedbirler ise benzer ihlallerin gelecekte yaşanmasını önlemek için yasal veya idari düzenlemeler yapılmasını içerir. Her iki tedbir türü de kararın etkin uygulanması için gereklidir. Resmi Gazete'de yayımlanan (Tarih: 26.09.2012, Sayı: 28423) 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarının İcrası Hakkında Kanun, bu tedbirlerin uygulanmasına ilişkin iç hukuk çerçevesini oluşturur.
- Tazminatın ödenmesi sürecinde Bakanlar Komitesi'nin denetimi altında devletin yükümlülüklerini zamanında yerine getirmesi ve başvurucunun haklarının korunması sağlanır, AİHM kararında belirlenen tazminat Euro cinsinden kararın kesinleşmesini takiben makul sürede ödenir ve ödeme yapılana kadar yasal faiz uygulanır (Council of Europe Supervision Guide, 2024), Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin 2015/3456 E., 2016/1289 K. sayılı kararında belirtildiği üzere gecikme halinde yıllık %8 faiz tahakkuk ettirilir
- Bireysel tedbirlerde yeniden yargılama veya idari işlemin geri alınması gibi uygulamalarla başvurucunun durumunun düzeltilmesi ve mağduriyetin giderilmesi hedeflenir, 6384 sayılı Kanun madde 4 uyarınca başvurucu ihlale neden olan kesinleşmiş kararın yeniden görülmesini talep edebilir ve mahkeme bu talebi öncelikle ele alarak hızlı sonuçlandırır
- Genel tedbirlerde yasal değişikliklerin yapılması ve benzer ihlallerin önlenmesi için sistemik düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, kararların kalıcı etkisini artırır, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 2023 yılı raporunda Türkiye'nin yapısal değişiklikler için kanun tasarıları hazırlaması ve idari uygulamaları revize etmesi istenir, örneğin uzun tutukluluk veya ifade özgürlüğü ihlalleri için spesifik yasal düzenlemeler yapılması gerekmektedir
- Bakanlar Komitesi'nin düzenli denetim yapması ve devletin ilerleme raporlarını değerlendirmesi, uygulama sürecinin şeffaf ve etkili olmasını sağlar, Bakanlar Komitesi 3 ayda bir toplanarak davalı devletin sunduğu eylem planlarını (action plan) inceler ve yetersiz bulursa ek raporlar talep eder, bu süreç ihlal edilen hakların tam olarak restore edilmesini garanti eder
- Dosyanın kapatılması için tüm tedbirlerin alınması ve kararın tam olarak uygulanması şartının yerine getirilmesi, uluslararası hukuk standartlarını güçlendirir, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Nihai Kararı (Final Resolution) ile dosya kapatılır ve bu aşamada bireysel tazminat ödenmiş, yeniden yargılama tamamlanmış ve gerekli yasal düzenlemeler yapılmış olmalıdır, aksi takdirde devlet uluslararası yükümlülüklerini ihlal etmiş sayılır
SSS Bölümü
SSS 1: AİHM başvuru sonrası süreç ne kadar sürer?
Cevap: AİHM başvuru sonrası süreç ortalama 3-5 yıl arasında değişir. Ön inceleme aşaması 6-12 ay, esas inceleme aşaması ise 2-4 yıl sürebilir. Davanın karmaşıklığı ve mahkemenin iş yükü bu süreyi etkileyebilir.
SSS 2: Ön inceleme aşamasında ne yapılır?
Cevap: Ön inceleme aşamasında mahkemenin raportörleri başvuruyu değerlendirir, kabul edilebilirlik kriterlerini (iç hukuk yollarının tüketilmesi, süre şartı vb.) kontrol eder ve eksiklikleri tespit eder. Bu aşama başvurunun esas incelemeye geçip geçmeyeceğini belirler.
SSS 3: Esas inceleme aşamasında neler olur?
Cevap: Esas inceleme aşamasında tarafların (başvurucu ve davalı devlet) yazılı savunmaları alınır, deliller değerlendirilir ve gerekirse Strazburg'da sözlü duruşma yapılır. Mahkeme, hak ihlali olup olmadığını bu aşamada karara bağlar.
SSS 4: Dostane çözüm nedir ve nasıl işler?
Cevap: Dostane çözüm, mahkemenin tarafları bir araya getirerek uzlaşmaya teşvik ettiği bir yöntemdir. Devletin hak ihlalini kabul edip belirli bir tazminat ödemeyi teklif etmesiyle gerçekleşebilir. Kabul edilirse başvuru listeden düşürülür.
SSS 5: AİHM kararı sonrası süreç nasıl işler?
Cevap: AİHM bir hak ihlali kararı verdiğinde, kararın uygulanmasını denetleme görevi Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne aittir. Davalı devlet, kararda belirtilen tazminatı ödemek ve benzer ihlallerin gelecekte yaşanmaması için gerekli yasal veya yapısal değişiklikleri yapmakla yükümlüdür.
SSS 6: Başvuru sahibi süreci nasıl takip edebilir?
Cevap: Başvuru sahibi, mahkemenin internet sitesindeki HUDOC portalı üzerinden başvuru numarası ile süreci takip edebilir. Ayrıca, mahkeme önemli gelişmeler hakkında başvurucuyu veya avukatını e-posta yoluyla bilgilendirir.
SSS 7: AİHM kararında belirtilen tazminat nasıl alınır?
Cevap: AİHM'nin hükmettiği tazminat, Bakanlar Komitesi'nin denetimi altında davalı devlet tarafından ödenir. Ödeme süreci genellikle kararın kesinleşmesinden sonraki birkaç ay içinde tamamlanır.
SSS 8: AİHM kararları Türkiye'de nasıl uygulanır?
Cevap: AİHM kararları, Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca bağlayıcıdır. İhlal kararı sonrası, başvurucu yeniden yargılama talep edebilir veya idari işlemin geri alınmasını isteyebilir. Devlet, kararın gereğini yerine getirmek zorundadır.
Uzman Hukuki Destek: AİHM başvuru sonrası süreç, teknik bilgi ve stratejik takip gerektirir. Bu karmaşık süreçte hak kaybı yaşamamak ve süreci etkin bir şekilde yönetmek için profesyonel hukuki destek almak hayati önem taşır.
İlgili Makale ve Kaynaklar
Hukuki Süreçler
- AİHM Reformları ve Değişiklikler - Protokol 14, 15 ve 16'nın getirdiği yenilikler, mahkemenin iş yükünü azaltmak için yapılan düzenlemeler ve gelecekteki reform önerileri hakkında kapsamlı analiz
- AİHM İstatistikleri ve Trendler - Türkiye'ye karşı açılan başvuruların sayısı, en sık ihlal edilen haklar, karar süreleri ve başarı oranları hakkında güncel istatistiksel veriler
AİHM Konuları
- AİHM Başvuru Süreci ve Kabul Edilebilirlik - İç hukuk yollarının tüketilmesi, 4 aylık süre şartı, açıkça dayanaktan yoksunluk gibi kabul edilebilirlik kriterlerinin detaylı açıklaması
- Bireysel Başvuru Hakkı Kullanımı - Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 34 kapsamında bireysel başvuru hakkının kullanımı, başvuru formunun doldurulması ve gerekli belgeler hakkında pratik rehber
- AİHM Kararlarının Uygulanması - Bakanlar Komitesi'nin denetim mekanizması, bireysel ve genel tedbirlerin uygulanması, yeniden yargılama süreci ve tazminatın tahsili konularında detaylı bilgiler
- AİHM Uluslararası Etkileri - AİHM içtihatlarının Türk hukuku üzerindeki etkileri, Anayasa Mahkemesi kararlarında referans gösterilmesi ve ulusal mahkemelerin AİHM içtihatlarını yorumlama biçimi
İletişim Bilgileri:
📞 Telefon: +90 554 192 47 20
📧 E-posta: fevziyaskir@gmail.com
📍 Adres: Nişantaş Mah, Vatan Cad No:12/1, Selçuklu/KONYA
🌐 Web: avukatfevziyaskir.com
Hizmet Alanlarımız:
- AİHM başvuru sonrası süreçlerinin profesyonel takibi ve dava yönetiminde uzman hukuki danışmanlık hizmetleri sunmaktayız, tüm aşamalarda stratejik destek sağlıyoruz
- Kararların uygulanması ve Bakanlar Komitesi denetim süreçlerinde etkin temsil ve hakların korunması için kapsamlı avukatlık hizmetleri veriyoruz
- Tazminat taleplerinin hazırlanması ve icrası konusunda uzman destek ile müvekkillerimizin haklarını maksimum düzeyde koruyoruz, adil tazminat hesaplaması ve uluslararası standartlara uygun icra süreçleri ile etkin sonuçlar elde ediyoruz
- Yeniden yargılama ve bireysel tedbir süreçlerinde deneyimli avukat kadromuzla profesyonel hukuki temsil sağlıyoruz, mahkeme kararlarının uygulanması ve hak ihlallerinin giderilmesi için kapsamlı stratejik destek veriyoruz
- Uluslararası hukuk standartlarına uygun dava stratejileri geliştirerek müvekkillerimize en etkili çözümleri sunmaktayız, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde hakların korunması ve adil yargılanma hakkının sağlanması için uzman danışmanlık yapıyoruz